Yeni Şafak yazarı: AKP’de “toplu zayıflama” var; seçim yenilgisinin sorumluları istifa etmedi, yeni pozisyonlar edindi

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, AKP’nin 23’üncü kuruluş yıl dönümü kutlamasında, 31 Mart yerel seçim mağlubiyetine ilişkin beklenen özeleştirinin yapılmadığını belirterek, partide “toplu zayıflama” gördüğünü iddia etti. Seçim mağlubiyetinden sorumlu olanların istifa etmediklerini, aksine kendilerine bazı siyasal ya da bürokratik pozisyonlar da edindiklerini söyleyen Kılıçarslan, “AK Parti’nin ‘prime’ döneminde üç büyük üstünlüğü vardı” diyerek, bu üstünlük alanlarından ikisinin zayıfladığı değerlendirmesinde bulundu.

İsmail Kılıçarslan, “Konuşulamayan şey hakkında susmak gerekir mi?” başlıklı yazısında, AKP’nin, 23’üncü yaşını kutladığı programda, “buradayız, işimizin başındayız” mesajı verme ve kamuoyu önünde ciddi bir özeleştiri yapma fırsatı bulduğunu, fakat bu iki fırsatı da kullanamadığını kaydetti. 

“Bunun birkaç sebebi olabilir elbette” diyen Kılıçarslan, şu ifadeleri kullandı:

“Öncelikle, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik ve politik durum, AK Parti’ye bir ‘özeleştiri fırsatı’ tanımıyor olabilir. Yani ‘şu içerisinde bulunduğumuz nezaketli dönemde bir özeleştiri süreci yürütmeyelim’ denilmiş olabilir. Anlayışla karşılayabileceğim ama asla doğru bulmayacağım bir seçim bu.

Diğer yandan, AK Parti çevrelerinde sıkça konuşulan ‘aslında ne olup bittiğini kimse samimiyetle tartışmıyor, herkes bulunduğu pozisyonu koruma ve tahkim etme derdine düşmüş görünüyor’ cümlesi de bir şekilde ‘hakikat’ olabilir. AK Parti’de inisiyatif kullanarak, ‘yerel seçim mağlubiyetimde benim de payım var’ diyerek istifa ettiğini gördüğümüz, duyduğumuz kimse olmadı malum. Hani birileri istifa etti de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘bekleyin, şimdi sırası değil’ dedi diye bu istifalar hayata geçmedi durumu bile yaşanmadı bildiğimiz ve gördüğümüz kadarıyla. Yani galiba AK Parti içerisinde yerel seçim mağlubiyetinin yükünü karşılamaya ve taşımaya talip kimse çıkmadı. Hatta yerel seçim mağlupları da birer ikişer kendilerine bazı siyasal ya da bürokratik pozisyonlar da edindiler.”

“AK Parti’nin ‘prime’ döneminde üç büyük üstünlüğü vardı. Ahlaki üstünlük, söylem üstünlüğü ve politik birliktelik üstünlüğü” diye yazan Kılıçarslan, şöyle devam etti:

“Ahlaki üstünlüğün hala bir şekilde AK Parti’nin elinde olduğunu düşünüyor ve görüyorum. Seküler-Kamalist sekterliğin bir ahlaki üstünlük geliştiremeyeceğini de düşünüyor ve görüyorum çünkü.

Ancak söylem üstünlüğü ve politik birliktelik üstünlüğü bahislerinde AK Parti’nin epeyce zayıfladığını da görüyorum. Sokak hayvanları yasasında çıkan çatlak seslerden Belediyeler Birliği seçimlerinde İmamoğlu’na oy veren AK Partililere, olaylar karşısında hangi temel siyasi söyleme yaslanacağını bilemeyecek düzeyde “AK Parti cahili” AK Parti vekillerinden siyasetin gündemini avucunda tutmaktan çok uzak görünen AK Parti Genel Merkezi’ne uzanan bir “toplu zayıflama” söz konusu.”

Yazının tamamını okumak için